Sayfalar

14 Ekim 2012 Pazar

5. Bediüzzaman Hazretleri’nden bir asır sonra Hz. Mehdi (as) ve şakirdleri zulmü dağıtacak


Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor. (Tevbe Suresi, 32) âyetindeki  " Yurîdûne en yutfîû nûrallâhi bi efvâhihim" (Allah'ın nurunu üflemekle söndürmek isterler. Allah nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.) cümlesi, kuvvetli ve letafetli münasebet-i mâneviyesiyle beraber şeddeli lâm'lar, birer  lam ve şeddeli  mim asıl kelimeden olduğundan, iki   sayılmak cihetiyle bin üç yüz yirmi dört (H. 1324 – M. 1906)ederek, Avrupa zâlimleri devlet-i İslâmiyenin nurunu söndürmek niyetiyle müthiş bir su-i kasd plânı yaptıkları ve ona karşı Türkiye hamiyetperverleri, hürriyeti "yirmidörtte (24'te) ilânıyla o plânı akîm bırakmaya çalıştıkları halde, maatteessüf altı-yedi sene sonra, harb-i umumî neticesinde yine o su-i kasd niyetiyle, Sevr Muahedesinde (1920) Kur'ân'ın zararına gayet ağır şeraitle kâfirâne fikirlerini yine icrâ etmek olan plânlarını akîm bırakmak için Türk milliyetperverleri cumhuriyeti ilânla mukabeleye çalıştıkları tarihi olan bin üçyüz yirmidörde (1324'e), tâ "otuzdörde (34'e), tâ "ellidörde (54'e) tam tamına tevâfukla, o herc ü merc içinde Kur'ân'ın nurunu muhafazaya çalışanlar içinde Resâili'n-Nur Müellifi "yirmidörtte (24'te) ve Resâili'n-Nur'un mukaddematı "otuzdörtte (34'te) ve Resâili'n-Nur'un nuranî cüzleri ve fedakâr şakirdleri "ellidörtte (54'te) mukabeleye çalışmaları göze çarpıyor…
Eğer şeddeli  mim  dahi şeddeli lâm'lar gibi bir sayılsa, o vakit bin iki yüz seksen dört eder. O tarihte Avrupa kâfirleri devlet-i İslâmiyenin nurunu söndürmeye niyet ederek on sene sonra Rusları tahrik edip Rus'un "doksan üç (93)" muharebe-i meş'umesiyle âlem-i İslâmın parlak nuruna muvakkat bir bulut perde ettiler. Fakat bunda Resâili'n-Nur şakirdleri yerinde Mevlâna Halid'in (k.s.) şakirdleri o bulut zulümatını dağıttıklarından, bu âyet bu cihette onların başlarına remzen parmak basıyor. ŞİMDİ HATIRA GELDİ Kİ, EĞER ŞEDDELİ LÂM'LAR VE MİM İKİŞER SAYILSA, BUNDAN BİR ASIR SONRAZULÜMATI DAĞITACAK ZÂTLAR İSE, HAZRET-İ MEHDÎNİN ŞAKİRDLERİ OLABİLİR. Her ne ise... Bu nurlu âyetin çok nuranî nükteleri var.
"Damla denize delâlet eder"  sırrıyla kısa kestik. (Şualar, sf. 623-624)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder